Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Aralık, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Veda-i Efsûs-ı Nâle

  Dönüp gitmek midir revâ cânân? Zikr-i cân ile râhına cânân. Ey menfî ahd, sözün neylesin âcizi? Bir dahi yanma, yakma âşiyân-ı rûhânî, Akışa bırakalım, vakt-i vuslatı bilmem, nihâyî. Varlığımın mânâsına hicvinle perde çeken, Dâimâ çemenlere bahar sanıp gül toplayan, Bu dertle kalb-i nâtüvân bulsun hâmisi, Zira cân-ı mahzûnun olur bir gün rehânen. Ey cevher-i ziyan, nefs-i rüzgâr ile savrulan, Sözlerin tesir etmese de hatıralar avunan, Unutma, dil-i mîhribân âhirde zafer bulur, Âşıkın feryâdı bir gün, sûkûtu boğdurur. Sendedir leyl-i hicrânın şeb-i karanlık nişânı, Lâkin âşık-ı sâdıkı terk edende nedir vicdânı? Derler ki aşk-ı sâfîde sabır lâzımdır ey âhû, Sen ki sabrı unuttun, gönül terketmekte mahzûr mu? Ben ki aşkın deryâsında târ-ı mâhi, bir âvesî, Sen ki aşkı sûret sanıp lâyıkını unutan, Ne sûziş-i dil bilirsin, ne bir vefâ gösterirsin, Çiğdem misin pây-ı kandes. Ey yıkık mâbed-i aşk, hayâl-i nahâş, Kadr ü kıymet bilmezsin kimseye, Her yara vaktiyle şifâ bulur elbet, Fakat be...

gönlüm

  Hicrân-ı bîpâyân, gönlüme mihnet oldu, Ne çâre, hayâl dahi bî-hayâl oldu, Ne de bir kavil kaldı. Ben ki aşkınla yanar idim cân ü ten, Sen bir selâmla yâdigâr olmaktan caydın. Ben aşkın feryâdıyla kül oldum, Sen yangını seyreden rüzgâr oldun. Bensiz saadet ararsın belki, Ruhum yitik, bahtım kararmış bir gecede, Lakin sana sözüm yok, kalbin ne dedede. Ne zan ettin, din-i aşk zayıf mıdır? Her nefesim, aşk-ı ilâhîden saf mıdır? Mücrim sensin, hüküm kaleminde, Aşk-ı hakîkîyi hatâ sandın. Ey ser-mest hayâl, Âhım semâya bir nevâdır, bilir misin? Seninle dolup taşar bu hayatın şerhahı, Lâhutî bir sevda koynumdaydı, Gönlümdeki bahârın, bir cânân-ı humâyıd. Aşkı anlamayanın vicdanı çoraktır, Çorak bir yürekte aşk'ın meyvesi yeşermez. Ağyâr da olsa, adl-i ilâhî bilir, Kalp kırmanın günahı büyüktür, eder zulüm.

gönül

  Bende sığar iki cihan, sensiz bu cihana sığmazam, Aşkın cevher-i lâmekân, içimde kevn ü mekâna sığmazam. Cevher-i aşk benim, mecnûn-u yusuf gönlümde sır-ı tîr benim, Ben sensiz bu dîvân-ı aşk'a sığmazam. Gör ki, âlemde dehr ile zaman benim için sensin, Yine de senin gülüşüne zann u gümâna sığmazam. Her zerrenle âyetimsin, senle başlar bidâyetim, Nâra yanan bir şecer, aşkımla bu zebâne sığmazam. Arş ile ferş birleşir, seninle her an devleşir, Zaman benim zindanım, sensiz ömür hederleşir. Dâr ile kün, hayâl ile dön, gözümde şevk-ü lâyemût, Gel, ey kalbimin dermanı, sensiz devlet-i câvidan benim değildir. Hakkı bilen, bilir beni, aşkımla zannı aşarım, Zann ile değil, hakikatin aynasında gör beni, zira sevdam söze sığmaz hali, Sensiz bir âlem istemem, varlık bana ziyan gelir.

ilelebet

  Ey nur-i cemâlinle âlemimi aydınlatan, Aşkın deryâsında ben bir müflis sefînim, Ne olur dön geriye, yâr-i müstesnâ, Dön bana, bitsin bu hâlet-i mihnet. Zerresin sen varlık denizinde, bir lü'lü-i şân, Şimdi gölgen bile yok, tövbem helâkâsı, Beni sensiz âlemde bulmaz iblîs şerîm. Bilir misin, bir âşığın muradı nedir? Sevdasına sadâkatten gayrı ne ister? Ben ki senin uğrunda ziyanım hep, Ne malum, belki secdegâhım tek hemdemimdir.