Dönüp gitmek midir revâ cânân?
Zikr-i cân ile râhına cânân.
Ey menfî ahd, sözün neylesin âcizi?
Bir dahi yanma, yakma âşiyân-ı rûhânî,
Akışa bırakalım, vakt-i vuslatı bilmem, nihâyî.
Varlığımın mânâsına hicvinle perde çeken,
Dâimâ çemenlere bahar sanıp gül toplayan,
Bu dertle kalb-i nâtüvân bulsun hâmisi,
Zira cân-ı mahzûnun olur bir gün rehânen.
Ey cevher-i ziyan, nefs-i rüzgâr ile savrulan,
Sözlerin tesir etmese de hatıralar avunan,
Unutma, dil-i mîhribân âhirde zafer bulur,
Âşıkın feryâdı bir gün, sûkûtu boğdurur.
Sendedir leyl-i hicrânın şeb-i karanlık nişânı,
Lâkin âşık-ı sâdıkı terk edende nedir vicdânı?
Derler ki aşk-ı sâfîde sabır lâzımdır ey âhû,
Sen ki sabrı unuttun, gönül terketmekte mahzûr mu?
Ben ki aşkın deryâsında târ-ı mâhi, bir âvesî,
Sen ki aşkı sûret sanıp lâyıkını unutan,
Ne sûziş-i dil bilirsin, ne bir vefâ gösterirsin,
Çiğdem misin pây-ı kandes.
Ey yıkık mâbed-i aşk, hayâl-i nahâş,
Kadr ü kıymet bilmezsin kimseye,
Her yara vaktiyle şifâ bulur elbet,
Fakat beyhûdeymiş, bu ömr-i zâr.
Beni yok yere zemmeden sen değil misin?
Lâkin bil ey nâdân, âkıbet devr-i zaman,
Beni gam-ı firâk ile sınadı,
Hatırla, vicdanın kaybettiği mehil.
Ey mehlika, Zamân-ı aşk u mâhî, bir handân-ı sefâydı,
Gönül tahtı diyarında sultân iken, âlem-i kâinatı terk eyledin,
Sanıyorsunki hâlâ bağlanırım bir lâkayd aşka,
Bil ki bîgâneyim şimdi gözyaşına.
Dönme, arzû etme yar-ı sitemkârı,
Hâkim-i aşk ezelden hükmünü verir; zann eyleme bâki mi kalır inkâr-ı isyanın.
Yorumlar
Yorum Gönder